“KADIN MÜCADELESİ SALT EŞİTLİK DEĞİL DEMOKRASİ MÜCADELESİDİR”

Nilgün KAYA

Cumhuriyet Kadınları Derneği Ayvalık Şubesi tarafından 8 Mart dünya Kadınlar Günü nedeniyle yapılan açıklamada, “CKD olarak ülkemizdeki kadınların içler acısı durumunu ve buna isyanımızı haykırmak, bu geriye gidişi kabul etmeyeceğimizi, Cumhuriyet Devrimleri ile kazandığımız haklarımızı yaşama geçirme kararlılığımızı ve çözüm yolları ile halkımıza çağrımızı iletmek istiyoruz” denildi.

CKD Ayvalık Şube Başkanı Gülden Sarıbaş, derneğin genel merkezi tarafından yapılan açıklamayı kamuoyu ile paylaştı.

“KADINLAR BİRİNCİL İNSAN HAKKI OLAN ‘YAŞAMA HAKLARINI’ BİLE YİTİRMEKTEDİRLER”

Sarıbaş, “Dünya Ekonomik Forumunun 2018 Kadın-Erkek eşitliği sıralamasında Türkiye’nin 142 ülke arasında 125 inci sıraya düştüğünü, son 10 yılda 20 sıra gerilediğini, Türk Kadınının ekonomideki yerinin ise 128 OECD Ülkesi arasında 120 inci sıraya gerilediğini ve bu gerilemelerin devam ettiğini söylemekle yetineceğiz. Zaten tüm uluslararası ve ulusal raporlar Türkiye’de kadınların ağır bir cinsiyet ayrımcılığına ve buna bağlı eşitsizliğe maruz kaldığını belgelemektedir. Kadınlar birincil insan hakkı olan ‘Yaşama Haklarını’ bile yitirmektedirler. Her gün birden fazla kadının, kadın cinayetlerine kurban gittiği bir ülkede yaşar olduk. Türkiye’de kadınlar açıkça ve çok ağır bir biçimde cinsiyetleri nedeni ile ayrımcılığa uğramaktadırlar. Eğer bir ülke, nüfusunun yarısına aktif ayrımcılık yapıyor, haklarını gasp ediyor, onların ekonomik, sosyal ve siyasal yaşama katılımlarını engelliyor, onların üretici güçlerini ve yaratıcılığını baskı altında tutuyorsa gelişemez… Böyle bir ülkede hukuk bilinci gelişemeyeceği gibi temel haklara saygı da gösterilmez. Dünyada kadınlara ayrımcılık uygulayan, temel haklarını gasp eden, hukukun yok edildiği ama gelişen, kalkınan, çağdaş demokrasiye ulaşabilen tek bir ülke yoktur.”

“TÜRK KADINI, HAKLARI YASALARDA OLAN, AMA O HAKLARI KULLANILMAYAN, KULLANDIRILMAYAN KONUMDADIR”

“Kadın haklarının gelişmesi sadece ‘Kadınların’ değil, bu ülkede yaşayan herkesin hayatını geliştirecek, hepimize daha yüksek standartlarda bir yaşam olanağı sağlayacak bir demokratikleşme hareketidir. Daha zengin, daha özgür, daha adil, daha demokratik bir Türkiye hayalini gerçekleştirmenin yolu, önce ve mutlaka kadınların haklarını teslim etmekten geçiyor. Yani; Ulu Önderimiz Atatürk’ün 1923’de İzmir’de söylediği gibi; bir toplumun yarısı ayağından zincirlerle yere bağlıyken, diğer yarısının göklere yükselmesi mümkün değildir. Cumhuriyet Devriminin daha ilk 10 yılında Kadının tüm insan haklarının yasalarla güvence altına alınarak verilmesinin gerekçesi de budur. Ama ne yazık ki, gizli eril güçler tarafından bu haklar Atatürk sonrası dönemde yasa sayfalarında bırakıldı, yaşama geçmedi. Türk Kadını, hakları yasalarda olan, ama o hakları kullanılmayan, kullandırılmayan konumdadır. İşte bunun çaresine bakmalıyız. Bunun için mücadele edeceğiz. Öncelikle kadın hakları mücadelesinin salt bir eşitlik mücadelesi olmadığının, aslında bir demokrasi mücadelesi olduğunun da altını çiziyoruz. Dünyada kadınların kanları ve canları pahasında yüzyıllardır sürdürdükleri kadın hakları mücadelesinde ilk talep edilen hak daima “Siyasal Hak” olmuştur. Kadınlar ne iş istedi, ne aş istedi, önce sadece “Oy Hakkı”, yani siyasal hak talep etti. Biz de bu mücadeleye “Seçilme Hakkımızı” talep ederek başlıyoruz. Yani Karar Mekanizmalarında yer almak, kendi geleceğimizi kendimiz tayin edebilmek için, kaderimizi erkeklerin iki dudağı arasından kurtarmak için mücadele edeceğiz. Şu anda ülkedeki tüm belediye başkanlarının sadece %2,9’u kadındır. %3 bile değiliz. Önümüzdeki seçimlerde siyasi partilerin gösterdikleri Kadın Aday azlığı ve aday gösterildikleri yerlerde seçilme olasılıkları da hesaplandığında bu oranın %2’nin altına ineceği de görülmektedir. Kadınların siyasal katılımındaki hiçliğe doğru gidiş çok vahimdir. Kadının siyasal hakkı yoksa başka hiç bir hakkı da olmaz. Var olan hakları yaşama geçmez. Kadınsız demokrasi olmaz. Toplumun yarısını oluşturan kadınların içinde yer almadığı her şey eksiktir. Bu gerekçelerle tüm kadınları birleşmeye, tüm erkekleri de kadınların önündeki engelleri kaldırmaya çağırıyoruz. CKD olarak 2019 yılını kadınların “Seçilme Hakkı Mücadelesi Yılı” olarak ilan ediyoruz” dedi.