“HAKLARIMIZ VE HALKIN SAĞLIK HAKKI İÇİN G(Ö)REV’DEYİZ!”

Nilgün KAYA

kamu sağlık çalışanları, ekonomik ve özlük hakları için bugün yurt çapında iş bırakma eylemi yaptı. Meslek örgütlerinin ‘g(ö)rev’ dediği eyleme, hasta ve yakınları da destek verdi.

Balıkesir Tabip Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Balıkesir Diş Hekimleri Odası, Birinci Basamak Birlik ve Dayanışma Sendikası, Genel Sağlık-İş Sendikası, Balıkesir Aile Hekimleri Derneği, Balıkesir Aile Sağlığı Elemanları Derneği tarafından hazırlanan ortak açıklama, Balıkesir’de yapılan eylemde  Balıkesir Tabip Odası Başkanı Dr. Necdet Uçan tarafından okundu.

Edremit’te de Sağlık emekçileri eylemdeydi

Ortak basın açıklaması Edremit’te Dr. Mehmet Ali doğan, TTB temsilcisi, Balıkesir aile Hekimleri Derneği Başkanı tarafından okundu.

“OYALAMA DEĞİL HAKKIMIZ OLANI İSTİYORUZ!”

Açıklamada, “Sağlığı alınıp satılan bir meta, hastaneleri işletme, hastaları müşteri ve sağlık çalışanlarını köle olarak gören anlayışın yürürlüğe koyduğu sağlıkta dönüşüm programı ile, sağlık emekçilerinin emeği ucuzlatılmış, çalışma koşulları kötüleşmiş halkın sağlık hakkı elinden alınmış gelinen aşamada sağlık sistemi işlemez hale gelmiştir.

Pandeminin katmerleştirdiği sağlık emekçilerinin çalışma koşullarında artan zorluklar ve ekonomik krizin de derinleştirdiği ekonomik hakları ile ilgili büyük kayıpları yaşamaya devam ediyoruz. Siyasal iktidar sağlık hizmetlerini üreten hekimleri ve sağlık çalışanlarının haklarını görmezden gelmekte, tercihini sermayeden yana kullanmaktadır. Tüm toplumsal kesimler gibi bizler de artık geçinemiyoruz.

Koruyucu sağlık hizmetlerinden daha çok tedavi edici sağlık hizmetlerinin sunulduğu, sağlık hizmet sunumunda sevk zincirinin tamamen ortadan kaldırıldığı, kışkırtılmış sağlık talebi yaratan bu sağlık sistemi toplumun nitelikli sağlık hizmeti alma hakkını elinden almaktadır. Sağlığa erişim giderek zorlaşmakta, katkı-katılım payları ile ekonomik krizin derinleştiği koşullarda yurttaşın cebinden giderek daha fazla para çıkmaktadır. Bu işlemeyen, sağlık değil sağlıksızlık üreten sağlık sisteminin tüm yükünü ise sağlık emekçileri çekmekte, emeklerinin karşılığını alamadan her geçen gün umutsuzluğa sürüklenmektedirler.

 

Hekimler, kışkırtılmış sağlık talebinin karşısında tükenmekte, angarya ile daha çok çalışmaya zorlanmaktadır. Bu yoğun emeğin karşılığında ise insanca yaşanabilecek temel ücrete erişmek yerine oyalama tasarılar, ek ödeme yalanları ile geçiştirilmektedirler. Performans ile sağlık çalışanları birbirine düşman edilmekte, nitelik değil nicelik önemsenmektedir. Yoğun emek gerektiren bu çalışma düzeni ve ekonomik sorunların yanı sıra liyakatsiz atamalar, yönetici mobbingleri, antidemokratik uygulamalar ile sağlık hizmeti vermeye çalışan sağlık emekçilerinin iyilik hali ortadan kaldırılmaktadır.

Ppandemiyle birlikte daha da derinleşen yanlış sağlık politikaları, ülkeye olduğu gibi sağlığa da yansıtılan şiddet dili her geçen gün daha da can yakmakta, canımızı almaktadır. Hemen her gün sağlık emekçileri ölümlere varan sağlıkta şiddet ile karşı karşıya gelmelerine rağmen, güvenli işyerleri ve etkili-caydırıcı yeni bir sağlıkta şiddeti önleme yasası ise bakanlığın gündeminde dahi değildir.

Sadece son 6 ayda gerçekleştirdiğimiz onlarca etkililiklerden bazılarını hatırlatmak isteriz. Bunlar;

2022 Sağlık Bakanlığı bütçesine yönelik Aralık ayına kadar devam eden eylem ve etkinlikler gerçekleştirdik. Bakanlığa, siyasi partilere ve TBMM’ye taleplerimizi ilettik. Çok sayıda eylem ve etkinlikle sesimizi duyurmaya çalıştık.

30 Haziran 2021 tarihinde ASM’ler için yayımlanan ceza yönetmeliğine karşı Ankara’da İzmir’de, İstanbul’da mitingler gerçekleştirdik, defalarca kez iş bıraktık.

Asistan hekimler başta olmak üzere angarya çalışma koşullarına “Çalışırken ölmek istemiyoruz! Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz!” şiarı ile eylemler yaptık. İş bıraktık.

Emekli aylıklarının emsalleri ile kıyaslanamayacak ölçüde düşük olması sebebiyle hekimler emekli olduktan sonra da çalışmak zorunda kalmaktadır. Getirilen ilave ödeme miktarı emekliyi çalışmaktan alıkoyabilecek bir miktar değildir. Bu bakımdan, söz konusu ilave ödemeden yararlanmak için çalışmama şartının getirilmesi doğru değildir.

Emeklilere verilecek ilave ödemede, hangi sosyal güvenlik kurumuna bağlı olarak emekli olduğuna bakılmamalı, hepsine eşitlik ve adalet ölçüsünde insanca yaşamaya yetecek emekli maaşı bağlanmalıdır.

“Karanlığa Karşı; Önlüğümüzün Beyazına, Özlük Haklarımıza, Halkın Sağlık Hakkına Sahip Çıkıyoruz- Emek Bizim, Söz Bizim” diyerek başlattığımız yürüyüş sonrasında Ankara’da gerçekleştirdiğimiz BEYAZ FORUM ile taleplerimizi duyurduk. Sağlıkta özelleştirmeci, piyasacı politikaların durdurulması sağlık hizmetlerinin toplumcu bir anlayışla yeniden inşa edilmesi, sermayeye değil sağlığa bütçe ayrılması için önerilerimizi, taleplerimizi ifade ederek ekonomik ve özlük haklarımızın iyileştirilmesini istedik.

İlk olarak hekimlerin ve diş hekimlerin bir kısmının gelirlerinde düzenleme içeren ama onlar arasında dahi eşitsizlik yaratan ve tüm sağlık çalışanlarını kapsamayan tasarının geri çekilmesine karşı 6 Aralık’ta ve 15 Aralık’ta GöREV’deydik. Ocak ayında görüşüleceği söylenmesine rağmen hâlâ görüşülmemesine itiraz ettik. 26 Ocak-4 Şubat tarihleri arasında “NÖBET” tutarak tasarının kapsayıcılığı arttırılarak derhal Meclis’e getirilmesi talep ettik. 4 Şubat’ta Meclis önüne giderek taleplerimizi bir kez daha haykırdık.

Bugünde sesimize kulak asmayan, taleplerimizi görmezden gelenlere karşı bir kez daha uyarı G(Ö)REV’indeyiz.

Taleplerimiz net ve açıktır:

• İnsanca yaşamaya olanak veren, emekliliğe yansıyan yoksulluk sınırı üzerinde temel ücretin verilmesi; eğitim durumu, hizmet yılı, mesleki risk gibi faktörler ile ücret skalasının belirlenmesi.

• Etkili ve caydırıcı yeni bir sağlıkta şiddeti önleme yasasının çıkarılması, güvenli işyerlerinin oluşturulması.

• Sağlıktaki personel sayısının kadrolu güvenceli istihdam ile OECD ortalamasına çıkarılması.

• COVID-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarılması.

• Ek göstergelerin 3600’den 7200’e kadar kademeli olarak yükseltilmesi.

• Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelediği birinci basamak sağlık hizmetlerinin oluşturulması, Aile hekimliği ceza yönetmeliğinin iptal edilmesi.

• Liyakatsiz atamalar, soruşturmalar, mobbing, güvenlik soruşturmaları, KHK’ler ile dayatılan antidemokratik uygulamaların derhal bitirilmesi.

• Özel sağlık kuruluşlarında ciro baskısına, taşeronlaştırmaya, güvencesiz çalışmaya son verilmesi.

• Sağlığa bütçeden daha fazla pay ayrılması. uzun süreli ve angarya çalışmanın kaldırılması.

• Hangi statüde olursa olsun tüm sağlık çalışanı emeklilerine insanca yaşamaya yetecek emeklik ücreti ödedenmesi.

Bizleri artık sağlık hizmeti veremez hale getirilen bu çalışma yaşamının sürdürülemez olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz. Oyalama değil, hakkımız olanı istiyoruz. Yaşama adanmış bir mesleğin mensupları olarak hakkımızı gasp eden bu bozuk düzene karşı alternatifsiz değiliz. Bize dayatılan bu çalışma koşulları, bu sefalet ücretlerin kader olmadığını biliyoruz. 14 Mart sağlık haftasına doğru giderken büyük sağlıkçı buluşmaları gerçekleştireceğiz. Taleplerimizin karşılanmaması durumunda daha uzun süreli G(Ö)REV’e hazır olduğumuzu da buradan kamuoyuna bildirmek istiyoruz. Saygılarımızla” denildi.