“KAYYIM UYGULAMASI, DİĞER MUHALİF BELEDİYELERİN TEPESİNDE DE DEMOKLES’İN KILICI GİBİ SALLANMAKTADIR”

Nilgün KAYA

Ayvalık Demokrasi Platformu ‘Seçme ve Seçilme Hakkımızı Birlikte Savunacağız’ başlıklı forum gerçekleştirdi.

Orhan Peker Sanat Galerisi’nde 26 Ağustos günü, saat 17.30’da başlayan forumda ilk olarak divan üyeleri tarafından KHK ile yasalara aykırı olarak uygulamaya sokulduğu belirtilen kayyım sisteminin işleyişi, daha önce atanan kayyımların hak ihlalleri ve yolsuzluklar yaptığı konusunda özet bilgi verildi.

Forumda söz alan katılımcılar, ‘Karşılaşılan hak gaspları ve uygulamaların iktidarın kendi yasalarını dahi çiğnediğinin bir göstergesi olduğu ve bunun da aslında iktidarın gücünün değil çaresizliğinin bir göstergesi olduğu, başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere tüm muhalefet partilerinin, en temel haklardan olan seçme ve seçilme hakkının gaspına karşı yeterli tepkiyi göstermediği ve bu yönde geniş kitleleri bilgilendirme ve harekete geçirme noktasında görevlerini yerlerine getirmediği, baskıların giderek arttığı ve saldırıların çeşitlenerek devam ettiği günümüzde en az yönetenlerin neler yaptığını tartışmak kadar, bizlerin neler yapacağımızı konuşmamız ve konuştuğumuz, ortaklaştığımız noktalarda harekete geçmemiz gerektiği, AKP’nin 31 Mart seçimlerinde kaybetmesine neden olan halkın doğal ittifakının bugün daha görünür ve yan yana olmasının değerli olduğu, saldırının tam da bu yüzden bu ittifakı parçalamayı hedefleyecek şekilde devreye sokulduğu, HDP’li belediyelerdeki kayyım atamasının, aslında tüm belediyeler üzerinde bir baskı ve tehdit aracı olduğu, yeni kayyımların atanmasının da beklenebileceği, öte yandan tüm bu politikalara karşı yerel örgütlenmelerin güçlendirilmesi ve halk iradesinin tüm hak gasplarına karşı eylemli birlikteliğinin zeminlerinin yoksa yaratılması varsa güçlendirilmesi için çaba gösterilmesi gerektiği, hukukun ortadan kaldırıldığı hatırlatması yapıldı. Hukuk ve adalet talebinin görünür kılınması gerektiği, HDP’yi terörist ilan ederek HDP’li belediyelere kayyım atanmasının millet ittifakının gücünü azaltmak için yapıldığı, HDP’nin yalnızlaştırılmasının hedeflendiği, HDP’li 20 bin yöneticinin hapiste olduğu, Kürtlerin potansiyel suçlu olarak görüldüğü ve iki misli baskıya maruz kaldığı, ama bu baskılara Kürt halkının kararlı bir şekilde direndiği belirtildi.  Halkın tepkisizliği eleştirildi ve bu sessizliğin iktidarın uygulamalarını onaylamak anlamına geldiğine dikkat çekildi. Yereldeki sorunların çözümünün dayanışmayı artıracağı, küçük sorunlardan başlayarak adım adım çözüme gidilebileceği, bunun için oluşturulan mahalle meclislerinin çok önem taşıdığı üzerinde duruldu. Halk yararını gözeten seçilmişlerin demokratik, şeffaf, eşitlikçi ve katılımcı yönetim anlayışını hayata geçirmelerinin önemine değinildi. Seçilmiş yerel yöneticilerin bu anlayışı hayata geçirirken yerel örgütlenme ve dayanışmadan güç alabileceğine dikkat çekildi. Çözüm olarak Ankara’ya yürümek, paneller düzenlemek, mahalle meclislerini güçlendirmek, muhalefet partilerini tek tek ziyaret ederek harekete geçirmek, ev ziyaretleri yaparak bire bir konuşmak gibi eylem önerileri’ dile getirdi.

‘En temel hakların iktidar tarafından çiğnendiğine,  faşist uygulamalar karşısında sağlam durmanın, ne yapılacağı konusunda doğru karar vererek umudu yitirmeden mücadele edilmesinin önemine’ değinilen ve  19.30’da sona eren forumda şu kararlar alındı: ‘ İstanbul seçimleriyle birlikte kendiliğinden ortaya çıkan halk ittifakının güçlenmesi için Ayvalık’ta neler yapılacağını daha geniş bir şekilde tartışmak ve planlama yapmak amacıyla toplantıya katılmayan -başta seçilmişler olmak üzere- tüm demokrat parti ve kurumların temsilci ve üyelerine çağrı yapılması kararlaştırıldı.  Bunun için oluşturulan heyet, önümüzdeki günlerde yapılacak geniş toplantının hazırlığını yapma görevini üstlendi. Ayrıca oluşturulan  sonuç bildirgesinde; ‘İç politikadan dış politikaya, ekonomi politikalarından yargı bağımsızlığına, çevreden sendikal mücadeleye kadar her alandaki sorunların, tek parti tek adam yönetiminin politikalarından kaynaklandığı giderek daha görülür hale gelmiştir. Bu baskı, hayatın her alanında açıkça hissedilmektedir. Seçimlerde aldığı yenilgileri hazmedemeyen iktidar, bir yandan emeğe, doğaya, kadın haklarına ve kazanımlarına saldırılarını sürdürürken, yağmaya ve haksızlıklara karşı çıkanlara gözdağı vermek için baskı politikalarını artırmakta, pervasızca şiddet uygulamakta, siyaset kanallarını tıkayarak kendine oy vermeyenleri terörist ilan etmektedir. Doğu illerine atanan kayyımlar, Kürtlerin toplumsal iradesine açık bir saldırıdır. Bu saldırılar iktidarın Kürt kimliğini tanımadığını bir kez daha ortaya koymuştur. Terörist ilan ederek HDP’yi yalnızlaştırmayı hedefleyen iktidar, kayyım atadığı illerde artırarak baskı uygulamaya devam etmektedir. “Kayyım” göreve geldiği andan itibaren öncelikle kadınları, belediyelerin kadın birimlerini, kadınlara yönelik faaliyetlerini hedef alır, yok eder. Böylelikle kayyımlar sadece atandıkları illerde değil her yerde kadınların kazanımlarına, kadınların özne olduğu bir yerel yönetim anlayışına ve ihtimaline darbe vurmuş oluyor. En temel haklarının devlet eliyle gasp edilmesine tepki gösteren vatandaşlar ise şiddetle karşılaşmaktadır. Kayyım uygulaması, diğer muhalif belediyelerin tepesinde de Demokles’in kılıcı gibi sallanmaktadır.  Son yerel seçimler öncesinde ve bugün belediyelere ve muhtarlara atanan kayyımlar, toplumsal muhalefete, demokratik siyasete gözdağı vermenin yanı sıra talanı, yağmayı ve yalan üzerine inşa edilen tüm politikaları sürdürebilmenin tek koşulu olarak iktidarın çaresizliğinin de bir göstergesidir. Buna karşın, temel hakları bile ihlal eden iktidara karşı bir arada neler yapabileceğimiz hakkında özellikle son seçimlerde fikir sahibi olmuş milyonlar olarak, “Biz ne yapacağız?” sorusunu sormak ve cevabını birlikte aramak dışında bir seçeneğimiz ne yazık ki yoktur.

Kazdağları’ndan Hasankeyf’e, nükleerden HES’lere ve madenlere, savaş politikalarından emeğe, kadın haklarına ve farklı kimliklere dönük saldırılara, cezasızlık politikalarıyla azmettirilen kadın ve çocuklara yönelik her türlü şiddete, tüm hak gasplarına karşı durabilmenin yolu birlikte haklarımıza sahip çıkacak iradeyi göstermekten geçiyor! Bugün insan kalabilmenin ve insanca yaşamanın koşulu; insana, doğaya, emeğe yapılan tüm saldırıları kendine yapılmış sayarak, bir arada karşı koyabilmekten geçiyor. Bu bilinçle hareket edilir ve sağlam bir dayanışma gerçekleştirilirse, birlikte tüm engellerin aşılabileceği son seçimlerde bir kez daha kanıtlanmıştır’

Forumda şu kararlar alındı;

İstanbul seçimleriyle birlikte kendiliğinden ortaya çıkan halk ittifakının güçlenmesi için Ayvalık’ta neler yapılacağını daha geniş bir şekilde tartışmak ve planlama yapmak amacıyla toplantıya katılmayan -başta seçilmişler olmak üzere- tüm demokrat parti ve kurumların temsilci ve üyelerine çağrı yapılması kararlaştırıldı. Bunun için oluşturulan heyet, önümüzdeki günlerde yapılacak geniş toplantının hazırlığını yapma görevini üstlendi.