“50 YILLIK EFSANESİ OLAN MİDYEMİZ ARTIK YOK. PİNALAR BİRER MEZAR TAŞI”

Nilgün KAYA

Kırmızı mercanlardan pina’lara, deniz patlıcanından amfora tarlasına çeşitli türler barındıran Ayvalık’ın denizel ekosisteminin yok olmaması için neler yapılması gerektiği bir söyleşide ele alındı. ‘Biraz da su altını konuşalım’ başlıklı söyleşide, Ege’nin kenarında yaşamın sürdüğü Ayvalık’ta her bireyin denize karşı sorumluluğu bir kez daha hatırlatıldı.

Çevre Koruma ve Ayvalık’ı Güzelleştirme Derneği tarafından Şeytan’ın Kahvesi’nde düzenlenen söyleşide, 20 yıldır aktif dalış yapan dalış eğitmeni ve rehber Mehmet Yılmaz Tabanlı ile 30 yıldır tek başına deniz temizliği yapan balık adam Çetin İşten Ayvalık’ın deniz altını anlattı, gözlemlerini paylaştı. ‘Ayvalık’ın sualtı zenginliğinden geriye ne kaldı, aşırı ve bilinçsiz avlanma nasıl zarar veriyor, ne yapabiliriz? ‘Sorularına yanıt arandı.

“20 YIL ÖNCEKİ SU ALTINI ARTIK GÖREMİYORUZ”

Dalış noktalarında çektiği video sunumu eşliğinde bilgi veren dalış eğitmeni Mehmet Yılmaz Tabanlı, “20 yıl önce dalış yaptığımız sualtını göremiyoruz maalesef ve son birkaç yıldır kaybolan türleri gözlemliyoruz. Ayvalık, Türkiye’nin Kızıldeniz’i diyoruz, Türkiye’de bu renk ve oluşumlar hiçbir yerde yok. Kaybettiklerimize rağmen Ayvalık bir numara ama biran önce farkındalık oluşup önlem oluşursa çünkü bu bir zincir. Bir tür kaybolursa diğerleri de kaybolur. Ayvalık’ın kırmızı mercanları meşhur. Görmek için 42 metreye kadar inmek gerekiyor. Deniz altı bir orman şeklinde kırmızı mercanla kaplı ve bu dünyanın hiçbir yerinde yok. Caretta caretta ve fok balığı bile görüyoruz Ayvalık’ta. Her türlü canlının yaşadığı, çok renkli bir denizimiz var ama sahip çıkmamız lazım. Antalya’da sırf birkaç Orfoz balığı göstermek için 25 dalış teknesi var. Ayvalık’ta ise Orfozlar sürekli avlanıyor. Ahtapot artık pek yok, avcılar yüzünden. Sarı süngerlerimiz, deniz kestanemiz azaldı. Pina’lar da genellikle ölü, eskisi kadar çok kalmadı. Su altında kayıplarımız çok ve acilen önlem alınmalı. Ayvalık su altının tek olduğu kabul edilip özel bir çalışma yapılmalı” dedi.

“DENİZ PATLICANI  VE DENİZ ERİŞTELERİ DENİZ YAŞAMI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ, KORUNMALI”

Denizlerimizi tanıtan belgesellere imza atan merhum Haluk Cecan’ın anıldığı söyleşide, denizleri temizlediği için özel bir öneme sahip deniz patlıcanı avcılığının ve ekosistemi besleyip deniz suyunu temizlemesinin yanı sıra erozyonu önleyen deniz eriştelerinin olduğu yerlere kireç dökülmesi gibi nedenlerle Ayvalık’a çok zarar verildiğine dikkat çekildi. Deniz patlıcanı avcılığına yakın zamanda Bakanlık tarafından izin verildiği belirtilerek bu avcılığın ülkenin farklı illerinden gelen kişiler tarafından adeta bir hasat işçiliği şeklinde, yoğun biçimde yapıldığı ifade edildi. Dalış tekneleri ile birlikte çok sayıda gezi teknesi olduğu ve sualtına verilen zararın azalması için mutlaka tonoz sistemi uygulanması gerektiği vurgulandı.

“DENİZİMİZ CAN ÇEKİŞİYOR”

30 yıldır tek başına iç limanda deniz temizliği yapan balık adam Çetin İşten’in, 90’lı yıllarda polislerin deniz temizliği yaptığı sırada karakola çağırdığını ve hakkında ‘Denizden çöpleri çıkararak deniz kirliliğini yabancılara gösterdiği’ gerekçesiyle bir şikayet olduğunu anlatması katılımcılarda şaşkınlık yarattı.  Geçen sene ki dalışta 6 adet telefon ve bir klozet çıkardığını anlatan İşten, “Akvaryumda oksijeni durdurursanız balıklar ölür. Deniz de öyle. Denizimiz can çekişiyor. Meşhur midyemiz artık kalmadı. 50 yıllık efsanesi var, kentimize adını vermiş ama artık yok. Pina’lar sanki birer mezar taşı. Hepsinin içi boş ölmüş. Haziran başında ve Ekim ayında daldığımda diplerinde salya gibi çamurlu baloncuklar gördüm. Sonra hepsi öldü. Hastalık vurdu diye düşünüyorum. Peki, nasıl bir koruma bu? Kim, nasıl koruyor deniz altını? Dedelerimizden bu denizi temiz bulduk. Yarın çocuklarımız için temiz kalsın diyorsak elinizde bir sigara varsa gelin benim cebime atın ama bu güzel denizimize atmayın” dedi.

“ARITMA ÇALIŞMIYOR,  DENİZİMİZ HER GEÇEN GÜN DAHA DA KRİLENİYOR”

Türkiye’nin en büyük tabiat parkı olan Ayvalık Adaları Tabiat Parkının denizi ile bir bütün olduğu belirtilen söyleşide, arıtma tesisinin 2 yıldır kapalı olduğu ve iç limanın kirlilik nedeniyle balçıkla kaplandığı konusu, hayalet ağların temizliği, terörist yosunun Ayvalık’ta çok hızlı yayıldığına yönelik üniversitelerin araştırmaları da gündeme geldi.

“BİLİMSEL BİR RAPOR HAZIRLAYIP BİRLİKTE KORUMALIYIZ”

Çevre Derneği Başkanı Müge Okur, “Ayvalık’ın sualtı çok özel.  Denizimizde çok özel türler var ama kaybetmeye başladık. Korumak için geç mi kaldık bilmiyoruz ama korumanın yöntemlerini arayacağız. Birlikte korumak için nasıl harekete geçebiliriz,  bunu konuşmak istedik. Karada birçok şeye müdahale edebiliyoruz ama suyun altını görmüyoruz. Bir rapor hazırlayıp bilimsel yöntemlerle, birlikte koruma çalışması yapmalıyız” dedi. Söyleşide, Taylan Köken’in deniz kenarında topladığı atık malzemelerden yaptığı ‘Pateriça Medusa’sı resmi de sergilendi.

PAYLAŞMAK
Önceki İçerikSERGİ DEVAM EDİYOR
Sonraki İçerikTİYATRO