“SULAK ALANLARI TÜKETTİĞİMİZDE KENDİ YAŞAMIMIZI, EKONOMİMİZİ DE TÜKETİRİZ”

Nilgün KAYA

2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü nedeniyle açıklama yapan Burhaniye Doğa Koruma ve Milli Parklar Şefliği, ekolojik açıdan önemine rağmen 1960 yılından bu yana 1 milyon 300 bin hektarın üzerinde sulak alanımızın sonuçları hiç düşünülmeden çeşitli amaçlarla kullanılmak üzere kurutulduğuna dikkat çekti.

Ramsar Sözleşmesi olarak da bilinen ‘Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi’nin 1971 yılı Şubat ayında İran’ın Ramsar kentinde imzalandığını ve sözleşmenin imzalandığı 2 Şubat tarihinin, sulak alanların korunmasının önemine kamuoyunun dikkatini çekmek üzere 1997 yılından bu yana ‘Dünya Sulak Alanlar Günü’ olarak kutlanmaya başlandığını belirten Burhaniye Doğa Koruma ve Milli Parklar Şefi Atasay Tanrısever,” Derinlikleri genelde 6 metreye kadar olan sığ göl, lâgün, deltalar, korunaklı kıyılar, su dolaşımına sınırlı olan bölgeler sulak alan olarak nitelendirilir. Sulak alanlar, yerli ve kıtadan kıtaya göç eden milyonlarca göçmen kuşun okyanusları aşmadan önce yumurtlama, yavru çıkarma ve mevsimlik yaşama yerleri olduğu için, ekolojik açıdan son derece önemli habitatlardır. İçinde bulunduğumuz yüzyılda, dünya sulak alanlarının % 50’si sazlıkların kesilmesi, tarım amaçlı kurutmalar, sanayi kirliliği, içme suyu amaçlı kullanımlar ve yapılaşmalar nedeniyle yok edilmiştir. Türkiye, Ramsar Sözleşmesi’ne 17 Mayıs 1994’ ten itibaren resmen taraf olmuştur. Sulak alanlar bakımından Avrupa ve Ortadoğu’nun en önemli ülkelerinden biri olan ülkemizde, toplam alanı 1 milyon hektarın üzerinde, 250 civarında sulak alan bulunmaktadır. Bu alanların 14’u ) Ramsar Listesi’ne dâhil olmak üzere 71’i uluslararası öneme sahiptir. Ancak, ne yazık ki 1960’tan bu yana 1 milyon 300 bin hektarın üzerinde sulak alanımız sonuçları hiç düşünülmeden çeşitli amaçlarla kullanılmak üzere kurutulmuştur” dedi.

“GELECEK KUŞAKLARA YAŞANABİLİR BİR BIRAKILMASI İÇİN SULAK ALANLARA SAHİP ÇIKALIM”(

Balıkesir Orman ve Su İşleri Şube Müdürü İlker Baldan’ın yaptığı açıklamaya da değinen Şef Tanrısever, “ Oysa sulak alanlar, kuşlar için yuva olmanın yanında bulundukları bölgenin su rejimini ve iklimini dengeleyen, tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak ya da besin maddelerini kullanarak suyu temizleyen, balıkçılık, tarım, hayvancılık, saz üretimi ve rekreasyonel kullanımlar açısından yüksek ekonomik değere bölge ve ülke ekonomisine katkı sağlayan çok zengin biyolojik çeşitliliğe sahiptirler. Ülkemizin önemli sulak alanlarından birisi olan Manyas (Kuş) Gölü Sulak Alanı, İlimiz Bandırma ve Manyas ilçeleri sınırları içerisinde yer almaktadır. Alanı 204.000 dekar olup yıllık ortalama 40.000 kişi tarafından ziyaret edilmektedir. 28.05.1994 tarihinde Sulak Alan olarak tescillenmiş ve 28.12.2005 tarihinde de Sulak Alan Koruma Bölgeleri belirlenmiştir. Uluslararası öneme sahip Kuşcenneti Milli Parkımız da bu Sulak Alanımız içerisinde yer almaktadır. Kuşcenneti Milli Parkımız Avrupa Konseyi tarafından çok iyi korunan ve kıta ölçeğinde değer taşıyan doğal alanlara verilen ‘Avrupa Diploması’nın en üst kategorisi olan A sınıfı Diplomasına sahiptir olup, 266 kuş türü, 118 bitki türü ve göldeki 23 balık türü ve çeşitli sürüngen türüne de ev sahipliği yapmaktadır. Manyas Gölü her yıl yaklaşık 3 milyon kuş için beslenme barınma konaklama kaynağıdır. Gönen Deltası Sulak Alanı ise Gönen İlçesinde yer almakta olup, alanı 97.708,50 dekar olan sahamızın 10.06.2016 tarihinde Sulak Alan Koruma Bölgeleri belirlenmiştir. 17.07.2014 tarihinde Balıkesir İl Mahalli Sulak Alan Komisyonu toplantısında alınan kararla Ulusal Öneme Haiz Sulak alan olarak teklif edilmiş olup, 10.06.2016 tarihinde Ulusal öneme haiz sulak alan olarak tescil edilmiştir. Sulak Alanlarımızın korunmasının hepimiz için güzel ve artan bir hayat kalitesi sağlayacağının altı çizildiği bu günde, toplumun her kesimi ile gelecek kuşaklara yaşanabilir bir Dünyanın bırakılması için el birliği içerisinde sulak alanlara gereken önemin ve titizliğin gösterilmesi ümidi ile 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Gününüzü kutlarız” dedi.