AYVALIK KADINLARI MÜFTÜLÜK YASASINA KARŞI NÖBETTE

Nilgün KAYA

Çeşitli siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcilerinden oluşan ‘Ayvalık Kadınları’ grubu, ‘Eşit ve özgür bir hayat için’ diyerek Müftülere nikah kıyma yetkisi veren yasa tasarısına karşı Cumhuriyet Meydanı’nda nöbet tuttu. Ayvalık kadınları, “Bu yasalar böyle geçmez. Müftü nikâh kıyamaz” dedi.

İlçedeki siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcileri ile vatandaşlar ‘Ayvalık Kadınları’ olarak bir araya geldi. 12 Ekim Perşembe günü saat 12.00’de Cumhuriyet Meydanı’nda ellerinde, ‘Özgürlüğümüze, geleceğimize, haklarımıza sahip çıkıyoruz, Müftülük yasasını geri çekin, Kadınları yok sayamazsınız, haklarımıza dokunamazsınız’ yazan dövizlerle gelen kadınlara aralarında Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer’in de bulunduğu, çeşitli siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcisi erkekler de destek verdi.

“AL YASANI BAŞINA ÇAL”

“Laiklik bizim güvencemizdir, Laik devlet laik toplum, İstismarı aklama, al yasanı başına çal, Bu yasalar böyle geçmez ve Müftüler nikâh kıyamaz’ sloganları ve alkışlar eşliğinde gerçekleştirilen nöbet yarım saat sürdü. Ayvalık Kadınları adına açıklama yapan Nebahat Dinler, “hükümet,  ‘Müftülük Yasası’ olarak bilinen “Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nı yasalaştırmak istiyor. Bugün Meclis Genel Kurulunda görüşülmesi beklenirken, yasa tasarısını yine geri çektiler. Ama biz kadınlar itiraz etmezsek, bu tasarıyı yine önümüze koyacaklarını biliyoruz. Neredeyse tamamı erkeklerden oluşan komisyondan, hızla geçirilerek, önümüze konulmaya çalışılan bu yasa tasarısı, hangi çevreden olursak olalım, biz kadınların zaten zor olan hayatlarını daha da zorlaştıracak, bizi baskı altına alacak. Eğer, kadın-erkek eşitsizliğini doğal hale getirecek bu yasaya dur demezsek, karşı çıkmazsak; biz kadınlar için çok geç olacak. Her gün 5 kadının öldürüldüğü bu ülkede,  kadınların boşanmaması gerektiğini savunarak kadını şiddete mahkûm eden, kadın-erkek eşitliğini temel almayan DİNİ bir kuruma evlilik alanında resmi yetki verilmiş olacak. Biz kadınlar  getirilmek istenen bu yasayı kabul etmiyoruz,  itiraz ediyoruz, isyan ediyoruz. Çünkü;  Bu tasarı kadınların Medeni Kanunla elde ettiği hakların ortadan kaldırılmasının; evlilik, miras, boşanma haklarının güvencesiz bırakılmasının önünü açıyor. Bu yasa tasarısıyla, il ve ilçe müftülükleri evlendirme memurları arasına ekleniyor. Müftülerin kıyacağı nikâh da, resmi nikah olarak kabul görüyor. Müftülerin resmi nikâh kıymakla görevlendirilmeleri, dinin, bu toplumdaki herkesi kapsaması gereken “medeni hukuk” alanına müdahil olması anlamına geliyor. Ayrıca tasarıda yetki müftülerle sınırlı tutulmuyor; “müftülüklere” ifadesi,  yetki devri ile “imamlara” doğru genişletilmesinin önünü açıyor,  bu da denetimsizlik riskini artırıyor. Belediyelerin, nikâh memurlarının işini hafifletmek gibi komik bir gerekçe ile bize dayatılan “Müftü Nikâhı” yasası;  aile içinde, kadınlar üzerinde yeni bir baskı ve şiddet aracına dönüşeceği için; bizler bu yasaya karşı çıkıyoruz! Belediye ve müftülüklerin nikâh kıymasının oluşturacağı ikiliğin, toplumsal kutuplaşmayı pekiştireceği, kadınlar üzerinde muhafazakâr “tek tip bir hayat” dayatmasını artıracağı için;  biz  getirilmek istenen bu yasaya itiraz ediyoruz. Baskı altındaki kadınları din görevlisi nikâhına zorlayacağı, kimin ne tür nikâh kıydığı tartışmalarının toplumda yeni kutuplaşmalara yol açacağı için;  biz bu tasarıyı kabul etmiyoruz. Medeni haklarımızın din görevlilerine devredilmesiyle, kadınların güvencesi olan laiklik, daha da çok tırpanlanacağı için itiraz ediyoruz. Laiklik, biz kadınların güvencesidir. Laikliğin olmadığı yerde en çok kadınların haklarının gasp edileceğini bildiğimiz için  biz bu yasayı kabul etmiyoruz. Erkeklerin bizlere sormadan yazdığı ve hayatlarımız hakkındaki kararı çevremizdeki erkeklerin eline bıraktığı “bu yasa geçmez, müftüye nikah yetkisi verilmez”  diye hep birlikte haykırıyoruz. AKP,  önce, 2015 yılında  resmi nikâh kıymadan dini nikâh kıyan imam ve çiftlere ceza verilmesini ortadan kaldırıldı. 2016’da “çocukların cinsel ilişkiye rıza yaşını 15’ten 12’ye indiren  tasarı”yla çocuk yaşta evliliklerin ve erkeklerin çok eşliliğinin önünü açmaya çalıştı, toplumda itiraz sesleri yükselince geri çekildi. Kadınların tepkisiyle geri çekilen ‘çocuk istismarını meşrulaştırma yasa tasarısını’, şimdi arka kapıdan geçirmeye çalışıyorlar. Bu yeni tasarıda, evde yapılan doğumlarda, çocukların doğum bildiriminin sözlü beyanının yeterli sayılması isteniyor. Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklikte “sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildirimi nüfus müdürlüklerine sözlü beyanla yapılır” şeklinde bir ibare bulunuyor. Aslında bu ibare şu anda da yürürlükte, ancak yeni tasarıda, sözlü doğum beyanının koşulları tanımlanıyor ve “beyanın teyidi mülki idare amirinin emriyle, aile hekimlerinin aracılığıyla yaptırılır” ifadesi ekleniyor. Kısacası, mülki amir emir vermediği sürece araştırma gerekmediği gibi, herhangi bir cezai yaptırımı da  getirilmiyor. Böylece kız çocuklarını hamile bırakan istismarcıların  tespit edilmesinin ve dava açılmasının önü kesiliyor. Sözlü beyan, kız çocuklarının cinsel istismarının üzerini örtmeye yönelik kullanılacağı için, kız çocuklarını hamile bırakan istismarcılar tespit edilemeyeceği için, çok eşliliğin önü açılacağı için biz bu yasaya karşı çıkıyoruz. Bu yasayla, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayanların evlilik yoluyla vatandaşlığa başvurabilmesi için genel ahlak kriteri getiriliyor. SORUYORUZ: Genel ahlak kriteri nasıl ve kime uygulanacak? Genel ahlakın içeriğini, sınırlarını, kişilerin buna uyup uymadığını belirleyecek olan illerdeki Vatandaşlık Başvuru İnceleme Komisyonları kimlerden oluşacak? Nasıl çalışacak? Kadınların boşanmasını engellemek için bunca çaba gösterilen bir ortamda, boşanmış olmak ahlaksızlık mı sayılacak? Ahlak kadınlar ve erkekler için aynı şekilde mi tarif edilecek; yoksa hep karşılaştığımız üzere ahlaksızlık kadınlara mı mahsus görülecek? Zaten evlilik yoluyla vatandaş olmak için “evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama” ve “kamu düzeni bakımından engel teşkil etmeme” şartları kadınların aleyhine uygulanırken, bir de “genel ahlak” gibi iyice muğlak bir şartın eklenmesini kabul etmiyoruz. Ahlak bekçisi istemiyoruz, hayatlarımıza sahip çıkıyoruz. Buradan Milletvekillerine sesleniyoruz. Kadınlara sorulmadan hazırlanan bu yasa tasarısını dur demek sizin elinizde. Eğer siz kadın- erkek eşitsizliğini derinleştirecek olan bu yasaya dur demezseniz, etkili bir şekilde muhalefet etmezseniz bir sonraki gün biz kadınlar için çok geç olacak. Sesimize ses olun, itirazımızı yükseltin, yasanın böylesine geçmesine izin vermeyin” dedi. Alkışlarla protestoyu tamamlayan kadınlar yasa iptal edilinceye kadar konunun takipçisi olacaklarını söylediler.