Röportaj: Nilgün KAYA
Giderek bireyselleşen modern dünyada, köklerimizi hatırlamak ve korumak her zamankinden daha kıymetli. Ayvalık’ta hazırlanan ve kentin köklü ailelerinin on yıllık akraba buluşmalarını ölümsüzleştiren bu özel kitap, yalnızca fotoğraflardan ibaret değil; aynı zamanda bir aidiyet hikayesi, bir toplumsal belleğin iz düşümü. Doğu’nun geniş aile yapısına alışık olan bizler için tanıdık gelse de, Batı’daki aile ilişkilerinin zamanla çözülmesi göz önüne alındığında, bu çalışma bir örnek teşkil ediyor. Nesilden nesile aktarılan geleneklerin, paylaşılan sofraların ve sarılarak geçen bayramların satırlara, karelere sığdığı bu anlamlı projeyi yakından konuşmak üzere kitabı hazırlayan Prof. Dr. Ömer Özyiğit ile bir araya geldik. Aile bağlarının gücüne önem veren Prof. Dr. Ömer Özyiğit, uzun yıllar ülkemizin en önemli arkeolojik kazılarından olan Phokaia (Foça) Kazılarına da başkanlık yaptı.


Nilgün KAYA- Akraba Toplantılarını kitaba dönüştürme fikri nasıl doğdu, sizi en çok motive eden şey neydi?
Ömer ÖZYİĞİT- Bu soruya yanıt vermeden önce, öncelikle bu toplantılar nasıl doğdu konusunu açıklığa kavuşturmak isterim. Çocukluğumdan bu yana evdeki fotoğraflara bakarken özellikle eski fotoğraflar çok ilgimi çekiyordu. Bunlar içerisinde benim için özellikle en ilginç olanları toplu olarak çekilmiş aile fotoğraflarıydı. Akrabaların bir araya gelerek çektirmiş oldukları bu eski fotoğraflar, bizim için çok önemli anılardı ve bunlar genellikle eski bayram günlerini yansıtıyordu. Tabi bunlar içerisinde daha çok nişan ve nikah günleri bulunuyordu. Çocukları ve torunlarıyla bir araya gelerek aile büyüklerinin çektirdikleri bu fotoğraflar önemli güzel anılardı ve bu resimler daima benim aklımda yer etti. Bu toplantılara daima özenti duydum. Bu fotoğraflar da oldukça eskiydi, 20. yüzyılın başlarında ve ilk yarısında çekilen fotoğraflardı. Aklımda olan ve yapmak istediğim böyle toplantılara önceleri cesaret edemiyordum; ancak eşim Suzan Özyiğit bana büyük destek oldu ve bu şekilde bu toplantı fikri doğdu. İlk toplantıyı 2007 yılında gerçekleştirdik. 2016 yılında ise 10. toplantıyı yapmıştık. Ondan sonra pandemiye kadar da üç yıl daha devam ettik ve 13 toplantı gerçekleştirdik. Ne yazık ki pandemi bu toplantıları bitirdi. Bütün bu güzel toplantıları yaparken bunları ileri nesillere örnek olması için bu şekilde belgelemek gerektiğine inandım ve böylelikle bunu kitaba dönüştürme fikri doğdu. Tabi burada yine yakınlarım beni destekledi ve motive etti. Bu şekilde bu kitap da ortaya çıkmış oldu.

Nilgün KAYA- Kitabı hazırlarken hangi kaynaklardan yararlandınız? Aile üyelerinin anlatıları dışında, eski belgeler ve fotoğraflar gibi materyaller kullandınız mı?
Ömer ÖZYİĞİT- Kitabı hazırlarken tabi ki bütün eski fotoğraflardan yararlandım. Yani aile büyüklerinin anlatıları dışında. Ama bu eski fotoğraflardan kişileri tamamen bilmek mümkün değildi. Onun için bilen en yaşlı kişilere başvurdum. Bunlar içerisinde özellikle yakın akrabamız Bilon Gürayman, yine başka bir akrabamız sayın Naciye Doğan -Amanullah Han’ın kızıdır aynı zamanda-. Özellikle bu kitabı yapmamda onların bana çok büyük faydası oldu. Kitabın ‘İz Bırakan Akrabalarımız’ bölümünün yapılmasında, organizasyonunda ve yazıların takibi konusunda Naciye Doğan’ın kızı Hümeyra Güçük’ün bana çok büyük faydası oldu. Bunları anlatmadan geçemem. Bu fotoğrafları kitaba koyarken çok fazla kişi olduğu için öncelikle onları numaraladık ve bir sayfada flu olarak numaralanmış resim, diğer sayfada ise orijinal resmi koyduk. Böylelikle akrabalarımızın kendilerinin de kim oldukları belgelenmiş oldu.


Nilgün KAYA- Akraba Toplantılarına katılan ailelerden bahseder misiniz? Kitapta hangi ailelerin hikayeleri yer alıyor? Ayvalık’ın sosyal yapısına nasıl katkıda bulundular?
Ömer ÖZYİĞİT- Akraba toplantılarımıza çok sayıda aileler katıldı. Bu aileler içerisinde çok sayıda soyadları farklı olanlar bulunuyor. Ama bir taraftan akrabalık değiyor hepimize. Bunları burada sayamam açıkçası eksik kalır o bakımdan buna ne kadar girersem doğru olur mu bilemiyorum; ama bunlardan bazılarını sayabiliriz diye düşünüyorum. Bu akraba gruplarını soyadlarına göre şöyle sıralayabiliriz: Asena, Doğan, Özyiğit, Kayan, Soral, Ataçeri, Gürçay, Varinlioğlu, Yereli, Sabuncugil, Güçük, Tarlan, Esen, Kantarcı, Savaş, Çakmak, Yur, Kurul, Karaca, İnci, Aydın, Cömert, Vodina, Başak, Gürsoy, Durmuş, Cimit ve Kaynar ailelerini sayabilirim. Daha da başka aileler de muhakkak vardır; çünkü bunlar oldukça geniş bir topluluk idi. Kitapta bazı ailelerin hikayeleri yer alıyor ve kitabın 3. Bölümü, aramızda olmayan iz bırakan bazı büyüklerimiz başlığıyla yayınlandı. Bunlar arasında özellikle Özyiğit ailesinin yakınlarıyla ilgili daha fazla makaleler var. Burada Muhip Özyiğit, Meliha Alatur, İhsan Eşsiz ve Fazıl Doğan’ın tanıtılması önemliydi. Onun dışında Tipi ailesi ve Sabuncugil aileleri ile Akın aileleri ön plandaydı. Madra ailesinden de tanıtımlar yine önemliydi. Burada tanıtılan kişiler Ayvalık’ın ileri gelen kişileriydi. Ayvalık’ın ilk sosyal yapısını oluşturan kişilerdi ve içerisinde çok önemli kişiler vardı. Bunlar içerisinde özellikle Fazıl Doğan, Kurtuluş Savaşı kahramanlarından ve İstiklal Madalyası sahibidir. Aynı zamanda kendisi Tıp alanında Kadın Doğum doktoruydu. Kurtuluş Savaşı sırasında 1919-1922 arasında Kütahya Emet’te çok önemli büyük işler yapmış, daha sonra 1923’de Ayvalık’a gelerek de çok büyük kültür savaşçılığı yaparak Ayvalık’ı önemli noktalara getirmiş bir kişidir. Yine Eski belediye Başkanlarından Muhip Özyiğit, Ayvalık Lisesi’nin ilk kurucusu İhsan Eşsiz ve daha birçok kişiler.. Kitapta bunlar uzun uzun anlatılıyor. Bu kişilerin hepsi, Ayvalık’ın sosyal ve kültürel yapısına önemli katkılarda bulunan kişilerdi.

Nilgün KAYA- Akraba toplantıları yılda kaç kez düzenlendi? Katılımcı sayısı kaç kişiye ulaştı?
Ömer ÖZYİĞİT- Akraba toplantılarını yılda bir kez düzenledik. Önceleri 15 kişiyle başladık ve Çamlık’ta Mehmet Dündar Özyiğit’in evinde ilk üç toplantı oldu. Bu toplantıların ilk üçünden sonra dördüncü toplantı Ayvalık 41 Evler Yelken Cafe Restoran’da gerçekleştirildi. Sonra bu mekan da yetmeyince 10. toplantının sonuna kadar Ayvalık Parkı içerisindeki Park Restoran’da yapıldı. 11. Toplantıyı ise Ayvalık Çamlık’taki Koy’daki bir restoran-kafede yaptık. Daha sonra ise Ayvalık Şehir Klübünde gerçekleştirdik. Yine Çamlık’taki Paşa Limanı’nda ise bir başka toplantıyı daha yaptığımızı hatırlıyorum. Önceleri az kişi ile başladı daha sonra gelişti. 50-60 kişi oldu. Özellikle Ayvalık Çamlık Koyu’nda yaptığımız 11. toplantıda ise 100 kişiyi aşmıştık. Rağbet daha fazla artmıştı. Şimdi ise ne yazık ki özellikle pandemiden sonra birçok yaşlı akrabalarımızı kaybettik, sayımızın daha azaldığını sanıyorum.
Nilgün KAYA- Katılımcılar arasında farklı nesillerden insanlar var mıydı? Kuşaklar arası iletişimde gözlemlediğiniz değişimler nelerdi?
Ömer ÖZYİĞİT- Doğal olarak katılımcıların arasında farklı nesiller vardı; ama genellikle toplantılara yaşlı kuşak daha çok rağbet ediyordu. Onlar hiçbir zaman toplantılara aksatmadan sürekli geldiler. Onlar için bu toplantılar çok önemliydi. “İnşallah gelecek yıl da bu toplantıya gelirim” şeklindeki dileklerini her yıl tekrarlıyorlardı. Gençleri getirmek ne yazık ki o kadar kolay değildi. Ben her toplantıda bu toplantıların devam edebilmesi için genç kuşakların katılımlarının çok önemli olduğundan söz ediyordum. O bakımdan gençlere gelsinler diye önem veriyordum; fakat katılan gençlerin sayıları daha azdı. Ama yaşlı kuşağın rağbeti bu toplantılara çok fazlaydı. Aralarında doğal olarak kuşak olarak farklılıklar vardı; fakat az da olsa gençleri de aramızda görüyorduk.
Nilgün KAYA- Akraba toplantıları için hangi mekanları tercih ettiniz?
Ömer ÖZYİĞİT- Akraba toplantılarını, yukarıda da söylediğim gibi önceleri Mehmet Dündar Özyiğit’in Çamlık’taki evinde başladık. İlk üç yıl onun evinde oldu. Sayımız arttıkça yeri değiştirdik. Dördüncü toplantıyı 41 Evlerdeki Yelken Cafe’de yaptık; sonrakileri ise yine yukarıda söylediğimiz üzere Ayvalık Parkı’nın içerisindeki Park Restoran’da gerçekleştirdik. Tüm toplantılar açık havada yapılıyordu. İlk toplantılar yemekli oldu. Daha sonrakiler ise sabah kahvaltısı şeklindeydi. Bu toplantıların bazıları Dini Bayramların ilk gününde yapıldı ve böylece bayram kutlamaları da bu şekilde gerçekleştirilmiş oldu. Toplantıları bayram günü yapmanın avantajı şuydu: Birincisi Bayram günü kutlamaları toplantılarda yapılıyordu. Herkes birbirini görüyordu. Bayram kutlaması için evlere gitme durumu ortadan kalkıyordu. İkincisi ise Bayram için birçok kişi Ayvalık’a dışarıdan İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerden geliyorlardı. Yurt dışından bile gelenler vardı.
Nilgün KAYA- Akraba toplantıları, aile bağlarını güçlendirme açısından nasıl bir rol oynadı?
Ömer ÖZYİĞİT- Akraba toplantıları aile bağlantılarını güçlendirme açısından önemli bir rol oynadı. Çünkü bu toplantılardan sonra aileler arasındaki yakınlaşmalar çoğaldı. Değişik gerekçelerden birbirlerini fazla göremeyen akrabaların daha sık gidip gelmeye başladıklarına tanık oldum.
Nilgün KAYA- 10 yıl boyunca yapılan akraba toplantılarının en dikkat çekici anıları ve hikayeleri neydi?
Ömer ÖZYİĞİT- 10 yıl boyunca akraba toplantılarında anılar, hikayeler vardı; ama değişik gruplar olduğu için ve tüm konuklar ile genel olarak ilgilendiğim için bunları ben pek izleyemedim.
Nilgün KAYA- Toplantılarda yaşanan en unutulmaz olaylardan birini bizimle paylaşabilir misiniz?
Ömer ÖZYİĞİT- Toplantılarda birçok kişiye söz veriyorduk ve söz verdiğimiz kişiler genellikle yaşlı kişilerdi. Onlar birtakım unutulmaz hikayelerini anlatıyorlardı ve genelde bu toplantının öneminden söz ediyorlardı. Bu arada benim bu toplantılarda gördüğüm bir şeyi anlatmak isterdim. Her toplantının sonunda herkesin olduğu genel fotoğraflar çekiyorduk. Bu fotoğraflarda en ön sıranın en ortasında en büyük yaşlı kişinin saygı açısından oturmasını istiyorduk. Bir keresinde baktım ki, ortadaki iki akraba büyüğü en ortada aralarında tartışıyorlardı. Bunu araştırdık. Meğerse ortaya oturan kişi sonra ölüyormuş ve o bakımdan ortaya oturmanın uğursuzluk getirdiğine inanılmış. Gerçekten de en yaşlı kişiyi koyduğumuz için böyle birkaç toplantıda bir yıl sonraki toplantıya gelemediklerini, vefat ettiklerini gördük. Çünkü yaşlı oldukları için aramızdan ayrılabiliyorlardı. Onlar da bu yüzden ortaya oturmak istemezlermiş. Biz de tamam haklısınız dedik. Bu da değişik bir anımız oldu.

Nilgün KAYA- Ayvalık’ın tanınmış ve köklü ailelerini bir araya getiren Akraba toplantılarında, en çok konuşulan konular nelerdi? Ayvalık’ın geleceği veya eski anılar gibi belirgin temalar var mıydı? Ayvalık hangi açılardan gündeme geliyordu?
Ömer ÖZYİĞİT- Bu toplantılar, Ayvalık’ın köklü ailelerini bir araya getiriyordu. Daha çok eski anılar değil de yılda bir kere toplandığımız için daha çok birbirleriyle olan o günkü sohbetler yapılıyordu; çünkü toplantı zaten 2.5 saat kadar sürüyordu. Bütün gün sürmüyordu. Bir sabah kahvaltısı niteliğinde yapılıyordu. Kahvaltının yapılışı ve ayrıca bayram günü yapılmışsa birbirlerinin bayramlarını kutlama şeklinde oluyordu. Bu
bakımdan çok eski konulara girme olanağı pek olmuyordu.
Nilgün KAYA- Kitapta anlatılan hikayeler, Ayvalık’ın tarihine nasıl bir katkı sağladı?
Ömer ÖZYİĞİT- Kitabın üçüncü bölümünde birtakım yazılar var. Bu bölüm önemlidir. Bu bölümün adı ‘Aramızda olmayan iz bırakan bazı büyüklerimiz’. Yukarıda üçüncü sorunuzda bu sorunun da cevabı kısmen var.
Nilgün KAYA- Bu toplantılar sadece aile içinde mi kaldı, yoksa Ayvalık halkına ve topluluğuna bir etkisi oldu mu?
Ömer ÖZYİĞİT- Bu toplantılar genellikle tabii ki bu aileler içinde kaldı; ancak Ayvalık halkına ve topluluğuna ilk zamanlar pek etki yapmadı. Çünkü daha küçük bir toplantıydı. Fakat büyüdükçe bu toplantıların ünü arttı ve birçok yerde söylenmeye başladı. Herkes özentiyle karşıladı bu toplantıları ve yapmak istediler. Tabii toplantıları düzenlemek o kadar kolay değildi. Hem organizasyon açısından hem de başka zorluklar vardı. Birçokları da başka kentlerdeydi. Gidip gelmeleri de o kadar kolay değildi. Yine de bütün çevreye etkili oldu. Hatta bu toplantılar nedeniyle İstanbul’da da bu tür toplantıların yapılmaya başladığını duydum. Bunun da bizim toplantıların etkisiyle olduğunu biliyorum.
Nilgün KAYA- Akraba ve ailelerin bir araya gelişi, her yıl düzenli olarak bunu tekrarlaması günümüzde çok örneklendirilecek bir durum değil. Ülkemizin doğusunda geniş ailelerin bir arada
yaşaması ve bir araya geldikleri etkinlikler çok sayıda ancak batı bölgelerimizde aile ve
akraba toplantıları, üstelik böyle düzenli olarak pek yapılmıyor. Bu açıdan örnek niteliğinde
olan toplantılar konusunda sizin yorumunuz nedir?
Ömer ÖZYİĞİT- Dediğiniz gibi Batı’da bu tür toplantıların pek yapıldığını bilmiyorum. Doğu’da zaten aileler genellikle bir arada yaşıyorlar. Bu açıdan toplantılara örnek olduk, yukarıda söylediğim gibi İstanbul’da böyle toplantılar başlatıldı; ancak bütün Türkiye’de değişik yerlerde organizasyon pek kolay değil. Özellikle şehirler arasında gidip gelmeler zor. Daha çok bayram günlerini tercih ediyorduk; çünkü bayram günlerinde dışarıdan da insanlar geldiği için bir arada olma olasılığı daha fazlaydı. Hatta Amerika’dan bile bazı kişilerin geldiğini biliyorum ben.
Nilgün KAYA- Kitap başka şehirlerde veya topluluklarda benzer etkinliklere ilham verebilir mi? Sizce böyle bir gelenek farklı yerlere yayılabilir mi?
Ömer ÖZYİĞİT- Tabii ki kolay değil. Biz bile pandemiden sonra açıkçası durduk. Bu yıl tekrar başlamak istiyoruz; ancak aynı eski sayıları toplayabilir miyiz bilmiyorum; çünkü bize esas katılanlar yaşlı kişilerdi; fakat onların çoğu da aramızdan ayrıldı. Gençleri bu konulara sevk etmek biraz daha zor oluyor. Yaptıkça bu iş yayılacak. Orta yaşlılar ve yaşlılar daha çok itibar ediyorlar. Çocuklar da onlarla gelebiliyorlar; ama 20- 30’lu yaşlardakilerin bu toplantılara itibar etmeleri biraz zor oluyor.
Nilgün KAYA- Kitabınız yayınlandıktan sonra nasıl tepkiler aldınız? Aile üyeleri veya Ayvalık halkından dönüşler oldu mu?
Ömer ÖZYİĞİT- Kitap yayınlandıktan sonra aile üyeleri arasından ve Ayvalık halkından oldukça olumlu dönüşler oldu. Bu dönüşler önemliydi; çünkü kitabın ayrıca üçüncü bölümünde makale sahiplerinin tanıttıkları aile büyükleri hakkındaki bilgiler de oldukça etkili oldu.
Nilgün KAYA- Akraba toplantıları ve her 10 yıl da bir toplantılarla ilgili kitap yayını devam edecek mi?
Ömer ÖZYİĞİT- Akraba toplantılarının her 10 yılda bir kitabını bastırmak istiyoruz; ancak kitap bastırmak kolay değil. Açıkçası hem toplantıyı düzenlemek, hem kitap bastırmak hiç kolay değil. Şu an da durmuş durumda; ama bu yıl toplantılara tekrar başlamak istiyoruz. Bu geleneğin devam ettirilmesi gerekiyor. Geleneğin devam edebilmesi için gençlerin bu konuya yatkın olması lazım. Onlar yatkın olmazlarsa devam edemez; çünkü yakında çoğunluk onlara geçecek. Bu onlara bağlı; fakat günümüzün koşulları önemli. Yani yaşam koşulları, ekonomik koşullar ve sosyal-toplumsal koşullar. Hepsi birbirine bağlı. Bunları bir araya getirip, sorunları çözüp toplantıları yeniden düzenlemek ve bu kitapları en azından her 10 yılda bir yeniden basmak, ileriye önemli belgeler bırakılmış olacaktır. Teşekkürler…


























