TMMOB BALIKESİR, “ATIK DEPOLAMA ALANININ ÇÖKMESİ DOĞAYA VE TOPLUMA KARŞI İŞLENEN SUÇTUR VE İLK DEĞİLDİR”

Nilgün KAYA

Ayvalık Karaayıt köyü yakınlarında işletilen demir madeninin atıklarını depoladığı pasa sahasının bir yılda ikinci kez çökmesine yönelik tepkiler sürüyor. TMMOB Balıkesir İl Koordinasyon Kurulu adına açıklama yapan Mimarlar Odası Başkanı Betül Dikici, “Ayvalık Karaayıt atık depolama alanın çökmesi doğaya ve topluma karşı işlenen suçtur ve ilk değildir.” Dedi.

Betül Dikici yaptığı açıklamada, “Balıkesir Ayvalık Karaayıt Köyü yakınlarındaki demir madenin atık depolama alanın çökmesi; felaket, kaza, facia olarak nitelendirilemez; doğaya ve topluma karşı işlenen suçtur ve ilk değildir. Balıkesir Ayvalık‘taki Bilfer Madencilik ve Turizm A.Ş.‘ne ait demir ve bakır madeninin atık havuzunun istinat duvarının çökmesi ile yeni bir suç işlenmiştir. Ayvalık ve çevresinin su kaynağı olan Madra Barajı’na sadece 2,75 kilometre mesafedeki Karaayıt Köyü’nde faaliyet yürüten demir madeni depolama alanında Ocak 2021 tarihinde de çökme olmuş, ağır metalli atıklar tüm çevreye dağılmıştı.

Doğaya verilen bu zararların telafisi olmasa da, zararın yaygınlaşmaması adına yapılacakların neler olduğunu biliyor; bu ekolojik suçların temelinde sermayenin talan hırsı ve buna göz yuman siyasi iradenin sermaye güdümlü politikalarının olduğunu tekrarlıyoruz. Art arda yaşatılan bu ekolojik yıkımdan ders alınmalı, olası yenilerini engellemek için derhal harekete geçilmelidir.

Ne yazıktır ki; ÇED mevzuatının içi boşaltılmıştır. Ülkemizin yöneticileri maden ile ilgili yasa ve yönetmelikleri; değiştirerek, değiştiremediğine göz yumarak ilgili mevzuatları sermayenin birikimine ve hırsına elverişli hale getirmekte ya da uygulamaktadır. ‘Kalkınma‘ kılıfına sokarak uygulanan toplumun, doğanın, yaşam hakkının hiçe sayıldığı bu rant politikalarının yol açtığı tüm bu yaşatılanlar, örgütlü talan ve ekolojik yıkım suçlarıdır.

Yöneticilerin, sermayenin hedefleri doğrultusunda yaklaşımı ile ÇED uygulamaları amacından sapmış; doğa talanına dönüştürülmüştür. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bir dönemde 400 ün üzerinde “ÇED Olumlu” kararına karşılık sadece 4 “ÇED Olumsuz” kararı olması; bununla beraber “ÇED Gerekli Değildir” kararlarının binlerce olması muhtemel sayılarının dahi bilinemiyor olması bunun somut göstergesidir. ÇED mevzuatı amacı yönünde uygulanabilir olmaktan çıkmış; sermayenin elinde bir talan donanımı haline getirilmiştir.

Belki binlerce “gerekli değildir”, yüzlerce “olumlu” karşısında sadece 4 “olumsuz” karara rağmen art arda yaşanan felaketler, yıkımlar ÇED mevzuatının işlevinin nerelere evrildiğinin açık göstergesidir. Denetim mekanizması artık sermayenin güdümüne devredilmiştir. Mevcut durumda denetçi, kontrol olması gereken TMMOB meslek disiplinlerinin başında, sermaye denetçi olarak oturtulmaktadır.

Ayvalık‘ta Bilfer Madencilik ve Turizm A.Ş.‘ye ait olan tesis bölge halkının sağlığını ve doğayı yıllardır tehdit etmektedir. Buradaki suçun geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan sonucu öncesinde bu yılın ilk ayında da aynı depolama havuzunda benzer sorun gerçekleşmiş, hasar gören istinat duvarlarının beton bloklarla takviye edildiği iddia edilmiştir. Bilfer Madencilik‘in bugünün mevzuatı ile bile mümkün olmaması gereken bölgedeki faaliyetini 1950‘lerde alınan ruhsata dayandırmaktadır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bu ruhsatı işaret ederek; şirketin faaliyetini kazanılmış hak olarak görmekte ve iptal edilmesine izin vermemektedir.

İşletmenin izin süreçlerindeki çarpıklıkları dışında, “Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik” HÜKÜMLERİ Bakanlık ve işletme tarafından uygulanmamıştır.

Ancak bakanlık tartışılır hale gelen günümüz mevzuatına bile uygun olmayan izin süreçleri sonunda bu tesisleri de hayati başka yönetmeliklerin kapsamına almayarak ve denetlemeyerek suça ortak olmuştur. Yaşatılanların etkileri ve boyutları halen bilinmemektedir. Bakanlık derhal olayın boyutu, riskleri, yayılımı ve acil eylem planları, uygulanışları hakkında gerçek bilgileri kamuoyu ile paylaşmalıdır. Bu sorumluluk ahlaki bir sorumluluk olmasının ötesinde “Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik” uyarınca bakanlık ve şirkete yüklenmiş bir sorumluluktur. Buna uyulmamakla suça devam edilmektedir.

İşletme Bölgesi Madra Barajına sıfır konumdadır ve baraj için büyük tehlike yaratmaktadır. Projenin zenginleştirme tesisi ise Karaayıt Köyü’ne çok yakındır. Madra Barajı’na ve yaşam alanlarına bu kadar yakın olan projenin ne kadar ciddi bir risk teşkil ettiği son felaketten sonra biz kez daha iyice açığa çıkmıştır. İşletmenin faaliyeti derhal durdurulmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır.

Öncelikle Balıkesir Valiliğini, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığını, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nı, Sağlık Bakanlığı’nı ve Cumhuriyet Savcılığı’nı acilen bir kez daha göreve çağırıyoruz. TMMOB olarak meslektaşlarımızla beraber tüm bilimsel donanımımızı ve mesleki birikimimizi doğa ve halk için kullanmaya hazırız. Bir an önce yıkım yaratan talanlara karşı doğru, şeffaf ve denetlenebilir bir çevre politikasının açıklanıp; hayata geçirilmesi gerekmektedir.” Dedi.