AYVALIK İTİRAZ EDİYOR;  “BADAVUT PLAJININ ‘KESİN KORUNACAK HASSAS ALAN’ OLARAK TESCİLİNİ İSTİYORUZ”

Nilgün KAYA

Ayvalık’ın cennet köşesi Badavut Plajının koruma statüsünün düşürülerek yapılaşmaya açık hale getirilmesine tepki gösteren ilçedeki sivil toplum kuruluşları, Balıkesir Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ne giderek itiraz dilekçesi verdi.

Ayvalık Adaları Tabiat Parkı alanı içerisinde bulunan Badavut Mevkiinin, 1. Derece Doğal Sit alanı iken derecesi düşürülüp Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı olarak statüsü değiştirilmesine Ayvalık’ta tepkiler devam ediyor.  Ayvalık Kent Konseyi, Ayvalık Çevre Koruma Derneği, Ayvalık Tabiat Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği, TEMA, Ayvalık- ARGE temsilcileri, 26 Haziran Salı günü Balıkesir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğüne giderek itiraz dilekçelerini sundu. Ayvalık Belediyesi tarafından da konuyla ilgili itiraz dilekçesi verildiği öğrenildi.

“ALINAN KARAR DOĞAL YAŞAM ALANLARIMIZA SALDIRI NİTELİĞİNDE”

Alanın ‘Kesin Korunacak Hassas Alan’ olarak tescilinin yeniden yapılmasını talep eden Ayvalık Kent Konseyi itiraz dilekçesinde, ‘Söz konusu tescil alanı doğal yaşam alanlarımıza yapılan saldırı niteliğindedir.  Alan 21 Nisan 1995 tarih ve 22265 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren kararla 1. Derece doğal sit alanı olarak ilan edilmiş olup, Ayvalık Adaları Tabiat Parkı alanı sınırları içerisindedir. Ender bulunan korunması gereken bu alan göz ardı edilmiştir. Ayvalık Tabiat Adaları Parkını bir bütün olarak düşünmek gerekmektedir. Büyüklük ve bütünsellik açısından bölgenin korunması önemlidir. Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı olarak tescilinde deniz biyo-çeşitliliği, endemik türleri, göçmen kuşların çeşitliliği, jeolojik yapı, çevresel gözlemler, topoğrafik yapı hususlarında 4 mevsimlik bir inceleme yapılmaksızın karar alınmıştır. Turizm adına yapılacak olan düzenlemeler ile doğal sit alanlarının statüleri değiştirilerek yapılaşmaya açılmamalıdır. Aksi yönde yapılacak düzenlemeler kentteki biyo-çeşitliliğe, kıyı-deniz alanlarına, ormanlarımıza, kentin kimliğine ve tarihine zarar verir’  denildi.

“RANT UĞRUNA YAĞMALANARAK BÖLGE YAŞANMAZ HALE GETİRİLMEK İSTENİYOR”

Ayvalık Tabiat Adaları alanı sınırları içindeki alanın korunması gerektiğini vurgulayan Ayvalık Çevre Koruma Derneği itiraz dilekçesinde, ‘Turizm adına yapılaşmaya yönelik çalışmalar yapılarak doğanın yok olmasına kırımına öncülük edilmemesi gerekmektedir. Sadece savaşlarda kentlerin kimlikleri yok edilemez. Yapılaşma ve doğal sit alanlarının dereceleri değiştirilerek, rant uğruna yağmalanarak bölge yaşanmaz hale getirilmek istenmektedir. Derecelendirmenin Ayvalık’ın kültürel, tarihi ve ekolojik ortadan kaldırmaya yönelik girişimlerdir” denildi.

“BÖLGENİN İSTİSNAİ EVRENSEL BİR DOĞAL DEĞERE HAİZ OLDUĞUNA DA ŞÜPHE YOKTUR”

Bu tip arazi kullanım değişiklikleri de bölge için önemli doğal yaşam alanlarının yok olması riskini taşıdığına dikkat çeken TEMA Ayvalık Temsilciliğinin dilekçesinde, ‘bölgenin geçmişten günümüze bozulmadan gelen bitki örtüsü ve bölgede tespit edilen çok sayıda canlı türü, bölgenin ekolojik açıdan değerini artırmaktadır. Ayrıca bölgedeki arazi kullanım değişikliklerinin, Tuz Gölü sulak alanı üzerindeki etkileri de göz önünde bulundurulmalıdır. Doğal zenginliklerimizin korunması, denizden karaya canlı ve bitki çeşitliliğinin sürdürülebilir olmasının tek koşuludur. Bölgenin istisnai evrensel bir doğal değere haiz olduğuna da şüphe yoktur. Geçen uzun yıllar içinde, yurdumuzun diğer birçok kıyı alanlarında olduğu gibi, Körfez bölgemizin de sahillerinin doğasının zarar gördüğü bilinmektedir. Bu durum, günümüze kadar doğal yapısını koruyarak ulaşmış alanların korunmasının önemini ortaya koymaktadır. Her geçen yıl daha susuzlaşan, daha fazla ısınan coğrafyamızla daha fakirleşen biyolojik varlıklarımızı düşünecek olursak, bölgenin 22.03.1996 tarihinde 1. derece doğal sit alanı ilan edilmesinin gerekçeleri bugün için zayıflamış değil tersine güçlenmiştir. Son olarak, Türkiye’nin taraf olduğu ve aşağıda belirtilen uluslararası sözleşmelerin yükümlülükleri gereği de bölgenin doğal yapısının korunmasının önem taşıdığını düşünmekteyiz. Çevre halkının duyarlılığını dikkate alarak, itiraz ve çekincelerimiz doğrultusunda söz konusu kararın yeniden değerlendirilmesini talep ediyoruz’ denildi.

“BU DURUM TABİAT PARKI’NA VE ALANIN DOĞAL ÖZELLİĞİNE ZARAR VERECEKTİR”

‘Tabiat Parkı içerisinde yer alan mevcut 1. derece doğal sit alanlarının tümünün ilgili yönetmelikte belirtilen “Kesin Korunacak Hassas Alan” niteliğinde değerlendirilmesi’ şeklinde görüş bildiren meclis kararını hatırlatan Ayvalık Belediyesi de, Badavut Plajındaki koruma statüsünü kaldıran karar itiraz etti. Ayvalık Belediyesi tarafından Balıkesir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğüne gönderilen dilekçede, ‘Mağralıkara Tepesi ve kuzeyinde Tabiat Parkı’na devam eden alanın uydu görüntülerinden bile net bir şekilde görülen doğal bitki örtüsünün “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak belirlenmesi taktirde, “kullanıma” açılacağı ve bu durumun Tabiat Parkı’na ve alanın doğal özelliğine zarar vereceği; Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmeliğin 17. maddesine istinaden belediyemize tebliğ edilmemiş ve duyuruları yapılmaması; sebeplerinden, onaylanan sit alanının uygun olmadığı yönünde karara itirazımız bulunmaktadır. İtirazımızın 2863 sayılı yasa ve ilgili yönetmeliklerine istinaden değerlendirilerek alınacak kararın tarafımıza gönderilmesini müsaadelerinize arz ederim’ denildi.

“STATÜ DEĞİŞİKLİĞİNİN BİLİMSEL GEREKÇESİ DE ORTAYA KONAMADI”

Yapılan statü değişikliğinin bilimsel gerekçesi de ortaya konamadığını ifade eden Ayvalık Tabiat Derneği itiraz dilekçesinde,  ‘Bakanlık, yönetmeliğin hükümleri uyarınca yapması gereken yeni SİT alanlarını ve statülerini belirleme işlemini, Balıkesir İli Ayvalık İlçesinin tamamı için değil, Badavut mevkiinde bir pafta ile sınırlı olarak, kısmi biçimde yapmıştır. Bir harita paftasının sınırlarını esas alarak onama, kararda dikkate alınması gereken, ekolojik temelli, korunması gereken doğal varlıkların varoluş-yaşam alanı sınırlarının, eko-sistem ve alt eko-sistemlerin dikkate alınmadığını açığa çıkarmaktadır. Doğal bitki örtüsünün, “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak belirlenmesi halinde, “kullanıma” açılacağı ve bu durumun Tabiat Parkı’na ve alanın doğal özelliğine zarar vereceği gayet açıktır’ denildi.