RAPOR ACI GERÇEĞİ GÖZLER ÖNÜNE SERDİ

Fotoğraf: Kadri KAYA

Nilgün KAYA

Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne bağlı VII. Bölge Müdürlüğü Balıkesir Şube Müdürlüğü tarafından yürütülen ‘Balıkesir İlinin Karasal Biyolojik Çeşitlilik ve İç Su Ekosistemleri Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme’ Projesine ait raporda Ayvalık’taki endemik bitki türlerinin büyük ölçüde yok olduğu belirtiliyor. 20 yıl sonra bölgede yapılan ikinci araştırma bölgenin acilen korunması gerektiğinin sinyallerini veriyor.

Sarımsaklı plajında yeni bir endemik türün keşfedildiği ve ‘Ayvalikensis’ adı verildiği belirtilen raporda, endemik türlerin yapılaşma nedeniyle yok olduğu, bölgenin floristik özelliğini gösteren resimli el kitapçığının basılması gerektiğine dikkat çekiliyor.

Fotoğraf:Kadri KAYA

Balıkesir’de olduğu gibi Ayvalık’ta da sit derecelerinin yeniden değerlendirilecek olması nedeniyle endişelere ve tartışmalara yol açan, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne bağlı VII. Bölge Müdürlüğü Balıkesir Şube Müdürlüğü tarafından özel bir şirket aracılığıyla yürütülen sit alanları değerlendirme çalışması kapsamındaki ‘Balıkesir İlinin Karasal Biyolojik Çeşitlilik ve İç Su Ekosistemleri Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme’ raporu sonuçlandı.

KEŞFEDİLEN YENİ TÜR IUCN’E GÖRE ‘TEHLİKEDE’ OLARAK BELİRLENMİŞ.

2015 yılında başlatılan projeye ait rapor incelendiğinde; Ayvalık Sarımsaklı plajında Nisan ayında çiçeklenen Mayıs ayında tohuma geçen ve tek yıllık hayat formuna sahip olan bir çemen türünün keşfedildiği görülüyor. Fabaceae familyasından olan bu ‘toksona  Trigonella coerulescens subs.Ayvalikensis’ adı verilen çemen türü Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği tehlike altındaki türler kırmızı listesi (IUCN)e göre tehlike kategorisi  ‘zarar görebilir’ olarak belirtiliyor.

‘YAPILAŞMA KUM ZAMBAKLARINI VE ENDEMİK TÜRLERİ YOK ETMİŞ’

Ayvalık sahillerindeki kum zambaklarının yapılaşma nedeniyle yok edildiği de raporda belirtilen bir diğer konu. 730 günde tamamlanan raporda; özellikle Ayvalık sahilinde yayılış gösteren kum zambaklarının ve diğer birçok kumul türün yaşam alanları da ikincil konut ve plaj düzenlemeleri sonucu yok edildiği belirtilerek, ‘Ayvalık sahilinde ve bölgede en büyük tehdit yapılaşma olduğundan, hiçbir ön araştırma yapılmadan sulak alanların kenarına yerleşim alanlarının yapılması ve DSİ’nin dereleri betonlaştırması sonucu endemik bitkiler yok olmasına sebep olmaktadır’ deniliyor.

Raporda ayrıca; Ayvalık’ın Cunda Adası ile Altınoluk, Burhaniye, Gömeç ve Gönen’de deniz kenarında, kıyıya paralel uzanan kumullarda kumul bitki topluluklarının plaj düzenlemeleri nedeniyle tehdit altında olduğu, Kum zambağı ve nergis gibi türlerin yaşam alanların olduğu kumul bölgelerde koruma altına alınması gerektiği vurgulanıyor. Cunda ve Ayvalık sahillindeki endemik bitkilerinin resimli bir kitapçık halinde basılması gerektiği, kum zambakları ve nergislerin kontrol altına alınması gerektiği belirtiliyor.

“ENDEMİK TÜRLERDE AZALMA VARSA NEDENLERİ VE İSPATI ORTAYA KONULMALI”

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Ayvalık Temsilcisi Bülent Özgen rapor sonrası çok fazla soru işareti oluştuğuna dikkat çekerek, “Raporun Ayvalık’ı ilgilendiren bölümlerinde öncelikle tereddütlü konular açıklığa kavuşturulmalıdır. Örneğin;  Endemik bitki olarak sarımsaklı plaj bölgesinde yeni keşfedilen bir çemen türden bahsedilmektedir. Bu bitkinin bulunduğu alan özel koruma alanı ilan edilmelidir.  Bölgede en kapsamlı araştırma yapan Prof. Dr. Alpınar’ın raporundaki bilgiler güncelliğini koruyor mu? Endemik türlerde azalma mı olmuştur. Olduysa hem nedenleri açıklanmalı hem de ispatı yapılmalıdır. Raporda neden Ayvalık’ın sulak alanlarından ve sulak alandaki flamingolardan hiç bahsedilmemiştir? Bizim için hepsi ayrı bir değerdir. Bakanlığın bu konularla ilgili yeni bir araştırma yapması için dilekçe verdim. Türkiye’nin en büyük tabiat parkı Ayvalık’ta olduğu halde, Doğa Koruma ve Milli Parklar şefliği Burhaniye’dedir. Üstelik Tabiat parkının çoğu denizdeki adalardan oluşmaktadır. Kontrol ne ile nasıl sağlanacaktır? Sözde değil özde doğayı ve biyo-çeşitliliği koruma esas ise bu tedbir alınmalıdır. Raporda orman yangınlarında halkın kahvelerde, okullarda eğiticiler vasıtasıyla eğitilmesinden bahsediliyor. Ayvalık’ta biri faal diğeri gayri faal iki tane yangın kontrol kulesi vardır. Orman işletme şefliğinde personel noksanlığı yangın kulelerinde göreve yansıyabilir. Yaz aylarında Ayvalık’ın nüfusu 700-800 bine çıkmaktadır. En azından personel takviyesi yapılmalıdır. Halkı bilgilendirmeden önce personel zafiyeti giderilmesi ile doğa koruma ve milli parklar şefiğinin Ayvalık’a gelmesi ve insansız yangın gözetleme kulelerinin inşa edilmesi çok yerinde bir hamle olacaktır. Amacım doğayı korumak ve kollamaktır” dedi.

Balıkesir Üniversitesi Altınoluk MYO Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bölümü’nden damarlı bitkiler uzmanı Doç. Dr. Selami Selvi liderliğinde, Balıkesir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümünden Prof. Dr. Gülendam Tümen, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümünden Tohumsuz bitki uzmanı Yrd. Doç. Dr. İnci Tuney’in görev yaptığı rapora göre; Balıkesir’de 2133 bitki taksonu tespit edildi. Bu taksonlardan 189’u IUCN kategorilerine göre gösterge takson olarak belirlenmiş. Korunacak taksonların 4’ü ise izlemeye konu hedef tür olarak değerlendirilmiş. Elde edilen verilerin ilgili çalışma konularına ait tüm verilerin yer aldığı bakanlık tarafından geliştirilen Nuh’un Gemisi Ulusal Biyolojik Çeşitlilik veri tabanına girileceği öğrenildi. Prof. Dr. Kerim Alpınar’ın 1994 -1998 yılları arasında yaptığı araştırmada ise 95 familya ve 373 cinse ait en az 752 vasküler taksonun (716 tür, 121 alttür ve 79 varyete) Ayvalık Adaları’nda doğal yayılış gösterdiği tespit edilmişti.