“BU TASARI KADINLARIN KIYAMETİDİR”

Nilgün KAYA

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na sunulan ve müftülere nikâh kıyma yetkisi değişikliğini içeren tasarı kamuoyunda tartışma yaratırken tasarıyı protesto eden Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve İnceleme Derneği (KASAİD) Ayvalık Şubesi, “Bu tasarı kadınların kıyametidir” dedi.

Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve İnceleme Derneği Ayvalık Şubesi’nde 4 Ağustos Cuma günü yapılan açıklamaya, Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Dilek Renin Tan, CHP İlçe Kadınlar Kolu Başkanı Şerife Tezkaçan, Ankara Çay Yolu Platform Başkanı Oya Tür, KASAİD ve Kent Konseyi Kadın Meclisi üyeleri katıldı.

“81 İLE GİDİP, 81 AYRI KİŞİYLE DİNİ NİKÂH KIYABİLMENİN YOLU DA BU KARARLA AÇILMIŞ OLDU”

Geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanlığı TBMM Başkanlığı’na ‘Nüfus Hizmetleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda değişiklik yapılmasına dair Kanun Tasarısı’nı sunduğunu hatırlatan KASAİD Şube Başkanı, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Güney Marmara Sorumlusu ve Kent Konseyi Başkanı Filiz Karayelli, “ Tasarıda kadınların yıllardır mücadele verdiği evlilik, miras, boşanma, gibi haklarına bir saldırı söz konusu. Tasarı incelendiğinde yalnızca bu alanlarla sınırlı kalınmadığı, temel olarak kadınların bu haklara kavuşmasını sağlayan Medeni Kanun’a ve laiklik ilkesine yönelik bir saldırı olduğu açıkça görünüyor. ‘Boşanma komisyonu raporu’ olarak önümüze sunulan süreç, parça parça hayata geçirilmek isteniyor. AKP iktidarı ‘Müftülere nikah’ yetkisini birden bire değil adım adım önümüze getirdi. 2015 yılında Anayasa Mahkemesi resmi nikah kıymadan dini nikah yaptıranlara ve evlilik cüzdanını görmeden bu nikahı kıyan din görevlisine iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilmesini öngören TCK’nın 230. maddesinin 5 ve 6’ncı fıkralarını 4’e karşı 12 oyla iptal etti. Bu kararla imam nikâhı kıymak için önce resmi nikâh kıyma şartı kaldırılmış oldu. Türkiye’de aynı gün içinde 81 ile gidip, 81 ayrı kişiyle dini nikâh kıyabilmenin yolu da bu kararla açılmış oldu. Nikah yetkisinin din adamlarına verilmesi gerçekleşirse en büyük tehlike çocukları bekliyor. Türkiye’de çocuk yaşta evlilik yeterince yaygınken; bunun önüne geçmek yerine çocukların tecavüzcüsü ile evlenmelerinin önünü açmak isteyen ve tecavüz edeni korumaya çalışan zihniyet, şimdi de din adamları yoluyla çocuk yaşta evliliğin önünü açacak. Öte yandan tasarıda sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildirimlerinin nüfus müdürlüklerine sözlü beyanla yapılması maddesine de yer veriliyor. Böylece kumalık ve kuma çocuklarının resmi eşin üstüne kaydı kolaylaştırılacaktır. Ayrıca tasarı yasalaşırsa çocuk yaşta yapılan doğumlar sözlü beyanla birlikte denetimden uzaklaştırılacak. Böylece çocuk evlilikleri ve kız çocuklarını hamile bırakan istismarcılar tespit edilemeyecek ve dava açılamayacaktır. Müftülere nikâh kıyma yetkisinin verilmesi ve TC vatandaşlığını evlilik yoluyla alacak kadınlarda aranan ‘genel ahlaka uygunluk kriteri’, bu ülkenin kadınlarının tarihsel kazanımlarına vurulmaya çalışılan öldürücü darbelerdir. Anayasanın laiklik ilkesi gereği Devrim Kanunları içerisinde yer alan 174.maddesinde ‘evlenmenin yalnızca evlendirme memuru önünde resmi şekilde yapılabileceği’ yazılıdır. Bu kanunun Anayasaya aykırılığının tartışılamayacağı belirtiliyor. Hüküm Medeni Kanunun garantisidir. Anayasa’da evlenmenin ne şekilde yapılacağı ve yürürlülükteki halinin laiklik ilkesine bağlı olduğu açıkça yazmakta. En basit tanımıyla laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Evlendirme memurlarının (belediyeler, muhtarlar, nüfus müdürlükleri) hepsi İçişleri Bakanlığı’na bağlı bulunuyor. Müftülükler ise Diyanet’e bağlı durumda.  Resmi nikâhın din görevlisine bırakılması ise başlı başlına laiklik ilkesine aykırı. Diyanet’in sadece İslam dini için var olan dini bir kurum olduğu açıkken evlendirme yetkisinin bu kuruma verilmesi devletin resmi bir yetkisinin din görevlilerine verilmesi anlamına geliyor. Bu ülkede Medeni Kanun 1926’da kabul edildi. 90 küsur yıl önce kadın-erkek eşitliği sağlandı. Evliliklere resmi nikâh zorunluluğu getirildi. Erkeklere tekeşli evlilik esası getirildi. Kadınlara istedikleri mesleği yapabilme hakkı verildi. Kadınlar Medeni Kanun’dan sonra mahkemelerde tanıklık edebildiler. Miras ve boşanma konularında kadın ve erkeğe eşitlik yine Medeni Kanun sayesinde sağlandı. Daha sonra 2000’li yıllarda “Evin reisi erkektir” cümlesi kaldırıldı. Bunlar hep güzel kazanımlardı. ‘Çalışmak için erkekten izin alma’ maddesi de kaldırıldı. Medeni Kanun, kadınların özgürce yaşayabilmesinin, çalışabilmesinin ve haklarının garantisiydi. Bu yeni tasarıyla, Medeni Kanun’la belediyelere verilmiş yetkilerin, esas işi din olan kurumlarla paylaşılması gündeme geliyor. İktidarın ise bu haklara yapılan saldırılar üzerinden doğrudan Medeni Kanun’un içini boşaltmak istediği görünüyor. Bizler Atamızdan miras Medeni Kanunumuza yapılan bu çirkin saldırıyı kınıyor, bu tasarı ”kadınların kıyametidir” diyoruz” dedi.